Verilerin yönettiği dünyada nasıl rekabet edersiniz? – Gökhan Arıksoy / Metric

by ThePercept 0

Araştırma şirketi McKinsey Global Institute (MGI) 2011 yılında yayınladığı bir raporda büyük verinin potansiyel gücüne dikkat çekmişti. Bundan yıllar sonra şirket 2016 yılının Aralık ayında bu kez “Analizler Çağı: Verilerin yön verdiği bir dünyada rekabet” isimli bir rapor yayınladı. Bu rapor, daha önceki raporun büyük veri ile ilgili olarak ortaya koyduğu potansiyelin büyüklüğünün hiç de abartılmadığını ortaya koyuyor. Hatta yeni rapora bakıldığında 2011 yılındaki raporun bu yeni trende kısmi bir bakış getirdiğini de şimdi fark ediyoruz.

Günümüzde uygulamalar ve fırsatlar her geçen gün artıyor. Ortaya çıkan teknoloji trendleri bu süreci hızlandırıyor. Sayısal platformların, kablosuz sensörlerin ve milyarlarca akıllı telefonun ürettiği bilgi nedeniyle veri hacmi her üç yılda ikiye katlanıyor. Veri depolama kapasiteleri artarken maliyetler de düşüyor. Veri uzmanlarının elinin altında artık benzersiz işlem gücüne sahip cihazlar bulunuyor. Kısacası veri ve analizlerden değer elde etme konusunda inanılmaz bir dönüşüm yaşanıyor. MGI’nin yayınladığı son raporuna baktığımızda veri ve analizlerin günümüzün iş dünyasını nasıl şekillendirdiğini altı ana maddede özetleyebiliriz:

  • Geçen son beş yılda verilerden değer elde etme konusunda en büyük gelişme konum tabanlı servisler ve perakende sektöründe oldu. Buralarda artık sayısal teknolojiler kullanılarak rekabet ediliyor. Buna karşın imalat, kamu sektörü ve sağlık hizmetleri geçen son beş yıl içerisinde verilerden elde edebilecekleri değerin yüzde 30’undan daha az kısmını alabildi. Ayrıca geçen süre içerisinde ortaya çıkan yeni fırsatlar sektör liderleri ile geriden kalanlar arasındaki uçurumu daha da arttırdı.
  • Şirketlerin veri ve analizlerden değer elde etmesi önündeki en büyük bariyer organizasyonel sorunlar. Birçok şirket verilerden elde ettikleri sonuçları günlük ticari süreçlerde kullanmakta zorlanıyor. Diğer bir sorun ise doğru yeteneğe sahip kişileri bulmak. Özellikle verileri değerlendirecek kişiler konusunda.
  • Veri ve analizler rekabetin temelini de değiştiriyor. Bu da şirketlerin çekirdek operasyonlarını geliştirmeye yöneltmekle kalmıyor aynı zamanda tamamen yeni iş modelleri geliştirmeye de yöneltiyor. Sayısal platformlar bazı pazarlara, “kazanan pastanın büyük dilimini alır” dinamiğini getiriyor.
  • Veriler artık şirketlerin kritik varlıkları arasında yer alıyor. İnternetten, milyarlarca telefondan, sensörlerden, ödeme sistemlerinden, kameralardan ve daha birçok kaynaktan toplanan bu verilerin değeri de elde edilen sonuçların kullanımı ile doğrudan bağlantılı. Verinin kendisi artık metalaşıyor olsa da ender verilere sahip ve veriyi benzersiz şekilde toplayanlar için verilerden elde ettikleri değer artıyor.
  • Veri ve analizler bazı “mevcut yapıları değiştiren” modellerin de ortaya çıkmasına neden oluyor. “Ortogonal veriler” gibi yeni veri setleri endüstrileri kökten değiştirebiliyor, devasa veri entegrasyonları yeni yaklaşım ve modelleri doğurabiliyor. Hiper ölçekli sayısal platformlar alıcı ve satıcıları gerçek zamanlı olarak bir araya getirebiliyor, böylece pazarları dönüştürüyor. “Granüler veriler” ürün ve servislerin kişiselleştirilmesi için kullanılabiliyor. Yeni analiz teknikleri keşif ve inovasyonların önünü açıyor. Hepsinden önemlisi; veri ve analizler kararların kanıtlara dayalı ve hızlı bir şekilde alınmasını sağlıyor.
  • Makine öğrenimindeki son gelişmeler sayesinde birçok sorun çözülebiliyor, derin öğrenme ile sınırlar zorlanıyor. Makine öğrenimini kullanan sistemler; müşteri hizmeti sunabiliyor, lojistiği yönetebiliyor, tıbbi kayıtları analiz edebiliyor hatta haber yazabiliyor. Bu potansiyel değer her yerde hatta dijitalleşme süreci yavaş ilerleyen endüstrilerde dahi kullanılabiliyor.

Yukarıda detaylarını belirttiğim veri ve analizler sayesinde şirketler, müşterilerine özel teklif ve kampanyalar sunabilir, Ar-Ge çalışmalarını bu veriler doğrultusunda şekillendirerek ileriye yönelik potansiyel müşterilerini şimdiden belirleyebilir.

Müşterinin 360 derece görünümünü sağlayan veri analizleri ile müşteri davranışlarını yakından takip edip yeni satış fırsatlarını değerlendirmek ve bu sayede müşterin kullandığı ürünleri çeşitlendirip müşteri bağlılığını artırmak mümkün. Veri analizinden yararlanan şirketler böylece rekabette öne geçebilir. İş süreçlerini veri ve analizlerden faydalanabilecek şekilde optimize etmeyi en hızlı başarabilen, deneysel değil, hedefli, ölçümlenebilir veri analizlerini iş süreçlerine entegre eden şirketler ise en fazla yararı elde edecek şirketler olacaktır.

Şirketlerin yakın gelecekte müşterilerine daha verimli ve kişisel hizmet sunabilmek için veri ve analizden daha fazla faydalanacaklarına ve bu yeni teknolojinin kullanımının yaygınlaşacağına inanıyorum. Büyük verinin doğru analizi sonucunda şirketler etkinliklerini artırmanın yanı sıra geleceği daha rahat bir şekilde görebilecekleri ve müşteriyi daha iyi anlayabilecekleri için rekabet güçlerini de artıracaklardır. Ancak bunu sağlamak için büyük veri toplamaya başlamadan önce şirketler bu veriyi neden istediklerini ve onunla ne yapacaklarını net bir şekilde belirlemeliler. Müşterilerle ilgili büyük veriden yararlanmadan önce hangi iş sonuçları üzerinde etki yaratmak istediklerini bilmeliler.

Gökhan Arıksoy – Şubat 2017

—/—

gokhan_ariksoy_metric_3Gökhan Arıksoy hakkında:

1993 yılında Uludağ Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden lisans derecesi alan Gökhan ARIKSOY, iş hayatındaki ilk deneyimini Başarı Elektronik’te Araştırma ve Geliştirme Mühendisi olarak edindi. Daha sonra Siemens’te İş Geliştirme Yöneticiliği görevini sürdüren ARIKSOY; BEA, Sabancı Telekom ve SAP şirketlerinde Satış Müdürlüğünden, Ülke Satış Direktörlüğüne kadar pek çok kritik pozisyonda rol aldı. En son olarak Software AG’de Ülke Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalışmaktaydı. 23 Eylül 2013 itibarıyla, ARIKSOY, Metric’in Genel Müdürü ve Ortağı olarak çalışmaktadır.