Yatırımcıdan Öngörü ve Öneriler – Dilek Dayınlarlı

by ThePercept 0

Girişimcilik ekosistemi üzerine, Türk girişimcilik sisteminin en önemli yatırımcılarından Dilek Dayınlarlı ile Çağdaş Önen keyifli, bilgilendirici ve samimi bir sohbet gerçekleştirdi.

Çağdaş: Hoşgeldin Dilek,

Dilek: Merhaba

2016 yılının neredeyse ortasına yaklaştık. 2016 yılını genel olarak nasıl görüyorsun? Yıl nasıl başladı, yılın ikinci yarısında neler bekliyor bizi?

Dilek Dayınlarlı 2Benim bulunduğum yerden bakarken, binlerce girişimciyi gördüğümü söyleyebilirim. Özellikle kalitenin arttığını görüyorum. İşe başladığımız 2012 yılından bu yana her geçen gün hem girişimci kalitesinin hem de girişimci şirket kalitesinin arttığını görüyoruz. Ancak 2016 ‘ya özel şöyle bir durum var; daha önce e-ticaret ile başlayan furya değişmeye başladı. Daha çok B2B dediğimiz yani aslında kurumsal müşterilere ulaşan teknoloji firmalarının arttığını görmeye başladık. 2016 yılının ikinci yarısında bunun devam edeceğini düşünüyorum. Tabii, ufak ufak daha yaratıcı işler de çıkıyor karşımıza. Örneğin; AI dediğimiz ‘Artificial Intelligence – Yapay Zeka’, VR dediğimiz ‘Virtual Reality – Sanal Gerçeklik’ işleri yapmaya çalışan şirketler de var. Bunlar daha çok araştırma geliştirmenin yoğun olduğu şirketler. Ama teknoloji ağırlıklı diyebiliriz eğilim.

Şunu sormak istiyorum. Türkiye’de hakkıyla teknoloji şirketi yok şeklinde yorumlar oluyor. Şu anda globalde de başlayan şöyle bir eğilim var; mühendisin esasında belki de ‘eş yatırımcı’ co-founded rolünü üstlenmesi ve satış pazarlamadan sorumlu arkadaşları yanlarında toplamaları. Türkiye’de bunun önündeki bariyer nedir? Neden bizde mühendis arkadaşlarımız girişimciliğe özenmiyor?

Orada en büyük gördüğüm problemlerden biri ama olması da gereken bir şey devletin verdiği hibeler bence mühendislerin kafalarını biraz bozuyor. Neden? Çünkü diyor ki;  ‘ben devletten hibe alıyorum, proje yaparım’ sonra ‘takılırım ama proje bitince başka bir hibeye başvururum’ gibi mantalite ile gidiyor. Aslında bunun yanında, müşteriyi tanıması gerekiyor, pazarda büyümesi lazım, satış yapması lazım. Bunların hiçbirini yapmayınca gerçek bir şirket olmuyor.

Bence en büyük problemlerden birisi bu.

Mühendislerin, iş kafalı insanlar ile bir araya gelip büyümesi lazım.

Türkiye’deki eko sistem olarak eksiklerimizden bir diğeri ise; başarı hikayelerimizin azlığı. Bunlar çıktıkça tabii ki her şey çok daha iyi olacak. İnsanlar başarı hikayelerine özenmeye başlayacaklar.

Devlet tarafında şunu sormak istiyorum. Devletin girişimciler, eko sistemin de ilerlemesi adına sağladığı hibeler yeterli mi veya hangi yönlerde gelişmesi daha iyi olur?

Devletin verdiği hibelerden daha çok verme yöntemi bence önemli. Kendisi vermektense bu parayı verdikten sonra bunu yönetebilecek insanlara vermesi daha yararlı olacak. Yani şirkete parayı veriyorsun ancak nasıl kullanacağını bilmiyor.

Veya şirketin koyduğu hedefler neler? Gerçek iş olmasına yönelik hedefler mi yoksa projenin masada kalmasına yönelik işler mi?

İsrail’de çok güzel örnekler var. Fonların fonu dediğimiz mekanizmaları kurup, aslında fon yöneticilerine bu parayı verip onların bunu yönetmesini sağlamak çok daha iyi. Çünkü bizim işimiz şu: şirketi bul, yatırım yap ve büyümesi için yardım et.

Bir arkadaşımın çok güzel bir sözü var: ‘biz geminin içinde olan insanların çok daha hızlı gitmesini sağlıyoruz’. İşte fon yöneticilerine bu parayı verirsen o şirketlerin gerçekten varmak istediği noktaya daha hızlı gitmesini sağlayacaksın.

Bir çok ülkede startup Visa ve benzeri programlar başladı. En son Güney Kore hükümetinin  enteresan  bir projesi var, Bilim Sanayi ve Geleceği Planlama Bakanlığı global bir girişim hızlandırma programı düzenliyor ve dünyadan kırk tane girişimi ülkesine davet ediyor. Benzer modeller Türkiye’nin de belki bölgede İsrail veya farklı ülkeler gibi bir cazibe merkezi haline gelmesini sağlar mı?

Ben her zaman doğuya seyahat ettikten sonra Türkiye’ye geldiğimde çok mutlu oluyorum. Hani keşke batıya seyahat ettiğimizde de benzer şeyler olsa.

Bizim de güçlü olduğumuz yerler var. Niye ilk başta bu güçlü olduğumuz yerlerden güç alıp devam etmiyoruz.

Örneğin, biz Ortadoğu veya Türki cumhuriyetler için bir merkez olamaz mıyız? Evet, bence olabiliriz.

Buradaki en iyi yetenekleri ülkemizde toplayamaz mıyız? Evet toplayabiliriz.

Söylediğinle örtüşen çok güzel başka bir örnek daha var; Şili hükümetinin yaptığı bir şey. Amerika’da Silikon Vadisinde olan girişimlerin Şili’ye gelip orada iş büyütmesini sağlıyor ve bunun için belli bir yatırım yapıyor.

Bu neyi getiriyor? İnsanların gerçekten girişimlerin nasıl çalıştığını görmesini, birbirinden öğrenmesini sağlıyor.

Kısacası, bence en önemli şeylerden biri, biraz önce de söylediğim gibi, başarı hikayesi gerekli. Niye gerekli? Çünkü o adam başarının ne olduğunu ve nasıl yapılabildiğini görecek ki, heveslensin. O da iş kursun, o da başarılı olsun.

Genelde yatırımcılar girişimcilerde ne arar diye sorulur. Ben tam tersini sormak istiyorum. Bir yatırımcı girişimcide neyi görmekten üzülür veya görmeyi tercih etmez?

Çok zor bir soru. Ben neye baktığımı söyleyeyim.

Girişimciden öte, girişimde neye baktığımı söyleyeyim. İnanılmaz bir şekilde ekibe bakıyorum.

Bu ne demek oluyor? Sen bir şirketin veya girişimin kurucusu isen  iyi bir ekip, takım kurabiliyor olman lazım. Adamı işe alamıyorsan çok büyük problem. Çünkü zaten girişimde adam bulmak zor. İlk baştan zaten gitti.

Ekipte özellikle iyi bir teknik kişi, ekip yani ürünü yapabilecek adamla, satabilecek adamın olmasını çok istiyorum.

Tabii yaptıkları işin iyi olması da önemli bir şey. O başlı başına, daha detaylı bir konu ama hani büyüme potansiyeli olan, pazarı büyük olan bir yer olması lazım. Girişimde buna bakıyorum.

Girişimcide neye bakıyorum?

Azimli olması, bir şekilde karizmatik olması. Bunu normalde bildiğimiz karizma olarak düşünmeyin. İnsanları heyecanlandıracak enerjinin olması, vizyonunun olması.

Sonuçta şöyle düşünün. Para vermiyorsunuz, sürekli çalıştırıyorsunuz.

Bunu yapabilmeniz için inanılmaz bir şekilde insanları arkanızdan sürükleme gücünüzün olması lazım. Bence bu çok önemli.

Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederim. 

Ben de teşekkür ederim. Çok sağ olun.

Dilek Dayınlarlı ile Çağdaş Önen gerçekleştirdiği röportajı aşağıda izleyebilirsiniz.