Çocuk ve Aşırı Teknoloji Kullanımı – Ayşe Sokullu

by İrem Sokullu 0

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Sokullu ile Çocuk ve Aşırı Teknoloji kullanımı ile ilgili yararlı bir söyleşi gerçekleştirdik.

3-6 yaş arası için günde yarım saati aşmayacak şekilde ve birlikte bu şekilde vakit geçirilebilir. 6-9 yaş için bu süreyi 1 saat, 9-12 yaş için ise 1,5 saat olarak belirleyebiliriz.’

Ayşe SokulluSon 25 yıldır teknolojinin evlerimizde ulaştığı konumla ilgili bilgi verebilir misiniz?

Teknoloji 1970’lerde televizyon ile hayatımıza girdi. Bundan öncesinde var olan aile buluşmaları ve akşam eğlenceleri artık televizyon başında geçirilen akşamlara döndü. Aile buluşmaları da bununla birlikte sekteye uğradı. Doksanlarda hayatımıza cep telefonu girdiğinde ise artık aynı ekrana da bakmamaya başladık. Akıllı telefonların da piyasaya çıkmasıyla bireyselleşme üst seviyelere çıktı. 2010 yılından sonra yaygınlaşan tablet bilgisayar şu an gördüğümüz tabloyu ortaya çıkardı. Artık birlikte hazırlanan ve yenen yemekler daha çok bir şeyler izlerken bir birimize yemek ısmarlamalara, çocukların buluşmaları da tabletler ve bilgisayarlarla aynı oyunları oynama şeklinde dönüşüm yaşadı. Aileler olarak bir birimizden koparken aile içinde de aynı şekilde teknoloji ile ortaya çıkan kopukluklar bariz bir şekilde görülmeye başladı.

Çocukların bakış açısıyla teknolojiyi değerlendirir misiniz?

Daha çocuklar doğmadan önce teknoloji ile ilk olarak ultrasonla tanışıyorlar. Doğduktan sonra ise sürekli bir kamera ile gözlem altındalar. Yani doğdukları andan itibaren ebeveynlerinin elinde fotoğraf makinaları ya da günümüzde daha yaygın olan akıllı telefonları görüyorlar. Zamanla çocukların algıları gelişmeye başladıkça aileler tarafından da teşvik edilerek bu aletlere dokunmaya, ellerinde tutmaya başlıyorlar. Dolayısıyla çocuklar tüm hayatları boyunca teknoloji ile beraber oluyorlar. 2013 Haziran araştırmalarına göre 2 yaşındaki çocukların teknoloji ile tanışık olduğu görülüyor. Bu 2 yaş altı çocukların %21’inin odasında televizyon var. Teknoloji ile tanışık durumda olan çocukların oranı ise %90. 5 yaşındaki çocukların ise %50’sinin teknolojiyi düzenli olarak kullandığı görülüyor. 6-8 yaş grubuna baktığımızda da odasında televizyon bulunma oranı %40’a erişiyor. Amerika’daki bazı çalışmalara göre ise ailelerin %50’sinin evinde televizyonun sürekli açık olduğu belirlenmiş. Okul çağındaki çocuklarda televizyon, telefon, bilgisayar ve tablet karşısında geçirilen günlük ortalama süre 7 saat. 7 saatlik bir süre uyku vaktini çıkardığımızda gerçekten ciddi bir rakam.

Teknoloji kullanımında aşırılık sınırı size göre nedir?

Teknolojide aşırılık noktası bize göre günlük gerekliliklerimiz olan uyku, yemek, temizlik gibi aktivitelerin dışında kalan zamanın çoğunu teknoloji ile geçirmektir. Örnek verecek olursak 12 yaşında bir çocuğun 5-6 saat boş kalan zamanının 2 saati aşacak şekilde teknoloji ile ilgilenmesi önerilmiyor. Yani çocuklarımız için aşırılık sınırına boş kalan vakitlerinin %30’u diyebiliriz.

Çocukların boş vakitlerinde teknoloji yerine ne tarz aktiviteler yapması gelişimi açısından daha yararlı olacaktır?

Çocuklarımızın deneyimleyerek gelişmesi gerekiyor. Bunun için dikkat ettiğimiz dört ana maddemiz var. Bunlar: hareket etmeleri, dokunmaları, insanlarla bağlanmaları ve doğayla temas etmeleri. Bu dört öğe gelişimlerini sağlıklı bir şekilde tamamlamasını sağlıyor. Teknoloji bu aşamaların her birini sekteye uğratıyor. Oturur konumda seyrettikleri için hareket etmeleri eksik kalıyor. Çocukların hem aileleriyle hem de diğer çocuklarla iletişimleri azaldığı için dokunmaları, sarılmaları ve birlikte oynamaları azalıyor. Bunun sonucunda da başka insanlarla bağlanmaları da azalmış oluyor. Tabii ki teknolojiyle son madde olan doğa ile temas etmeleri, otomatik olarak ortadan kalkıyor. Sonuç olarak çocuklar kendi yaşına uygun olmayan görsel ve işitsel birçok uyaran almış ancak bunlara yeteri kadar cevap verebilecek gelişimi sağlayamamış oluyorlar. Benim kişisel görüşüm teknoloji, doğrudan verdiği zararlardan öte o sırada yapılabilecek çok daha faydalı etkinliklerden alıkoyması nedeniyle çocukların gelişiminde olumsuz bir yere sahip. Aile ile birlikte oturup televizyon izlemek yerine, çocukların etrafındakilerle iletişim kurması, dışarı çıkıp arkadaşları ile oynaması yani deneyimlerini artırması gerekir. Ama maalesef eline tablet bilgisayar aldığında ya da televizyon izlediğinde yaramazlık yapmayan bir çocuk ortaya çıktığı için bu ailelere daha cazip gelebilmekte.

Teknolojiden uzak olmanın zor olduğu günümüzde, çocukların teknoloji ile ilişkilerini belirlerken nasıl bir yol izleyebiliriz?

Biz uzak kalamasak da çocuklarımızın teknolojiden zarar görmesini engelleyebiliriz. Özellikle 2,5 yaşına kadar teknoloji ile baş başa bırakmamalıyız. Çünkü bu dönem çocuğun beyin fonksiyonlarının gelişip, çocuğun gerek beslenme alışkanlıkları gerek kişiliğinin oluşumundaki alt yapı açısından en önemli dönem. Bu dönem içerisinde çocuklarımızın eline teknolojik aletleri vermeyelim. Bu dönemden sonra ise bir şeyler izlenecekse araya başka işlerimizi koymadan çocukla beraber izlenmeli. Bu süre içerisinde araya etkileşim katarak izlenilen şey hakkında çocukla konuşulmalı. Çocuğu özellikle İnternet ile yalnız bırakmamalı böylece anne baba olarak izlenilenlere hâkim olmalıyız. Bu süreçte masum gibi görünen çizgi filmlere de dikkat etmeliyiz. Aslında çocuklar için yapılmış gibi görünse de birçoğunun normal erişkin filmleri ile farkı yok. Bu çizgi filmlerle şiddet unsurları olabiliyor ve çocuk devamlı gördüğü bu şiddeti artık doğal kabul etmeye başlıyor. Bunların dışında çocuk ailenin bile haberi olmadan subliminal mesajlar alıyor. İzlenilen çizgi filmler ile çocuklar belli kalıplar öğreniyor. Çocuk bu kalıplarla neyin nasıl yapılması gerektiğini aklına kazıyor ve bundan sonra öyle kabul ediyor. Bu yüzden bu çizgi filmler iyi ya da kötü yönde kullanılabilecek çok güçlü araçlar. Aslında sonuç olarak normal film ya da çizgi film ikisiyle de çocuğu yalnız bırakmamak gerekiyor.

Ekran yaşları ne olmalıdır?

3-6 yaş arası için günde yarım saati aşmayacak şekilde ve birlikte bu şekilde vakit geçirilebilir. 6-9 yaş için bu süreyi 1 saat, 9-12 yaş için ise 1,5 saat olarak belirleyebiliriz. 12 yaşından büyük çocuklar için ise 2 saati aşmamak önemli. Günümüzde bunlar çok katı kurallar gibi ancak yapabilen aileler az da olsa var. Çünkü erişkinler bunu kendileri için de yapmakta zorlanıyorlar. Ama bu kuralları uygulayabilen ailelerde farkı gözlemleyebiliyoruz.

Aşırı teknoloji kullanımı fiziksel ya da psikolojik rahatsızlığa sebep oluyor mu?

Belirttiğim ailelerin çocuklarında obezite, öğrenim bozukluğu gibi önemli konularda daha sağlıklı oluyorlar. Öte yandan teknoloji ile çok iç içe olan çocuklarda uzayıp giden sorunlar listesi var. Bunların başında şeker hastalığı, hiperaktivite, dikkat bozukluğu, koordinasyon bozuklukları gibi önemli rahatsızlıklar var. Ayrıca bu çocuklar iletişim bozuklukları ve okul başarısında düşüklükler ön plana çıkıyor. Teknoloji ile daha çok vakit geçiren çocuklarda kitaplara olan ilgi de azalıyor.

Teknolojinin zararlarının yanında olumlu sonuçları da var mı?

Mesela bir çocuğu zorla oturtup ona 8 saat kitap okutturursak bunun faydalı olmayacağını söylediğimiz gibi teknoloji konusunda da bu şekilde düşünmeliyiz. Teknoloji ile çocuklarımız üzerinde gözlemlenen olumlu sonuçlar olsa da aslında diğer taraftan kaybettiklerini düşünmemiz gerekiyor ve bunun olumsuz sonuçları maalesef daha ileri zamanlarda ortaya çıkacaktır. Bu yüzden olabildiğince plan ve program dâhilinde çocuklarımızın teknoloji ile olan bağlarını kontrol etmek daha faydalı olacaktır.

Sizce Z kuşağı ve daha sonrası ile birlikte bizi nasıl bir toplum bekliyor?

Şu anki erişkin kesim doğayla iç içe olmuş son kuşak. Bu yüzden Z kuşağı dediğimiz 2000’lerden sonra doğan nesil doğayla tam anlamıyla tanışamamış olarak kendi çocuklarına nerede dur demeleri gerektiğini bilemeyecekler. Bu yüzden Z kuşağına çocuk olduklarını unutturmamamız gerekiyor. Zamanla öğrenmeleri gereken birçok konu ile erkenden tanıştıkları için merak duyguları azalıyor. Bu konuda okullara büyük bir sorumluluk düşüyor. Çocukları doğayla temas ettirmeyi sağlayacak eğitim programları hazırlanmalı. Bilgisayar kullanımı biraz daha sınırlandırılabilir ve el emeğine dayalı öğretim metotları kullanılabilir. Aileler olarak yine bize çok iş düşüyor. Kendi rahatlığımızı düşünerek çocukların ellerine teknolojiyi bilinçsizce vermemeliyiz. Burada da en önemli nokta çocuğumuza örnek olmalıyız. Telefonlarımıza ayırdığımız vakti sınırlandırırsak aile içerisinde de iletişim kurmak için daha fazla fırsat yaratmış oluruz.

Çok teşekkürler.

Rica ederim.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Sokullu ile yaptığımız video röportajı aşağıdan izleyebilirsiniz.