Biohacking ve Thomas Landrain

by İrem Sokullu 0

‘Kendi mürekkebinizi evinizde büyütebileceksiniz’

Fransa’nın ve dünyanın en büyük ve ilk açık bilim ve teknoloji topluluk laboratuvarı olan La Paillasse’nin kurucusu ve başkanı Thomas Landrain ile Türkiye ziyareti sırasında biohacking üzerine güzel bir söyleşi yaptık.

Kendi bakış açınızla biohacking’i nasıl tanımlıyorsunuz?

Hacking (bilgi korsanlığı) denilince insanlar doğal olarak çok negatif düşünüyorlar. Biohacking benim bakış açıma göre bilgi ve teknoloji karşısında özerk olmaktır. Kavramları veya parçaları birleştirir ve daha önce olduklarından farklı bir şekilde montajlarsınız. Burada yaratıcılığa ihtiyacınız vardır. Makine size sahip olmaz, siz makineye sahip olursunuz. Bu, bilgisayar önünde size bağımsızlık veren ve tesir altında kalmaktan uzaklaştıran çok olumlu bir süreçtir. Biz, biyolojiyi akademiler ve özel ilaç şirketlerinin şimdiye kadar yapmış olduğundan farklı bir şekilde uygulamak için buradayız. Biz, insanların biyoloji ile neler yapabileceklerini, biyolojinin onlara neler sunabileceğini keşfetmelerini istiyoruz.

‘Makine size sahip değil siz makineye sahipsiniz’ dediniz. Teklik kavramıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? İnsan ile makine arasındaki sınırlar yok oluyor.

Teknoloji bugünkü kadar çevremizde olmamıştı ve yarın daha fazla olacak. Gelişmelere bakacak olursak; Yapay Zekâ mesela, teknolojinin göz önünden kalkmasını sağlayacak. Bugün kullandığımız tuşları, ekranları kullanmayacağız, hareketler ve etkileşim olacak ve insan makine ilişkisi doğallaşacak. Biz makinelerin bizim için yaptığı tüm eylemleri algılamak mecburiyetinde değiliz. Onlar bize yardım etmek için var olacak ve onlar bize uyumlanacaklar. Gelecek için bir risk varsa eğer; felsefi olarak biohacking çok iyidir. Size kara kutulara güvenmemenizi öğretir. En azından onların nasıl çalıştığını anlamanız gerekir. Gerekirse bunları kendi ihtiyaçlarınıza göre özelleştirebilirsiniz.

Makineler bize yardım edecekler, yerimizi almayacaklar” diyorsunuz. Kara kutulara alışmalı ve nasıl çalıştıklarını anlamamız gerekiyor. “Açık Bilim” vurguladığınız öncelikli kavramlarınızdan birisi. Neden sizin için bu kadar önemli?

Küçüklüğümden beri bilimle ilgiliyim. Her şeyi okuyan bir “inek”tim. Evreni merak ederdim, sonra evrenin gizeminin aslında hayat olduğunu fark ettiğimde hayat üzerine çalışmaya karar verdim. Bilim insanlar için önemlidir. Bilgi üretiriz ve bu bilinmeyen şeylerin arkasındaki gerçekleri öğrenmek için aktarılır. Bu da hayatta seçimler yapabilmenizi sağlar. Kara kutu makineler gibi, dünyanın nasıl çalıştığını merak ediyorsunuz ve tek tek keşfediyorsunuz. Nasıl çalıştığını bilirseniz daha kolay adapte olursunuz.

Araştırmalarda yeni teknoloji yaratmak, yeni ürünler, bilgi üretimi ve bilgi onayı için milyarlarca dolar harcanıyor. Bu süreç yaratıcılık, zeka ve zaman gerektiriyor. Bunca çaba optimum harcanmıyor. Bilim insanları makinelerin köleleri, özellikle de biyologlar. Test edilecek malzemeyi makineye koyduktan sonra bir tuşa basıyorsunuz ve sonucu bekliyorsunuz. Tabii ki bir şeyler biliyorsunuz ama süreç arkada işliyor. Süreci ölçümleyebilirsiniz ama aynı işlem için farklı makinelerin ne sonuç vereceğini ve performanslarını ölçemezsiniz. Demek ki ileride bunları birleştiremeyeceksiniz.

Açık bilim yapmanın misyonu daha etkin bilim yapmaktır. Bilim zaten pahalıdır. Aynı harcamaya daha fazlasını elde edebiliriz. Açık bilim ayrıca herkese açık olması da demektir. Bazıları üniversiteye gitmiş bazıları gitmemiş teknik becerilere sahip pek çok insan var. Büyük fikirler için tekel yoktur. Özellikle kolektif zekânın hâkim olduğu bir dünyada.

La Paillasse laboratuvarlarda yapılan gerçek bilimde fırsat yaratmak için kuruldu. Şuna inanıyoruz ki; bilim sadece profesyonellerin çalıştığı laboratuvarlarda yapılmaz. Şaşırmak istiyoruz. Bazen yapamayacağımı düşündüğüm şeyleri yaptığımda kendime şaşırıyorum. Bunu herkese iletmek istiyorum. Kaynak, şans ve kafa yapısını aktarırsanız insanlar hiç beklemediğiniz şeyleri başarabilirler. Bu tamamen ekosistemle alakalıdır.

Araştırma laboratuvarları katı kurallarla, kapalı gruplarda sadece araştırmacılarla çalışıyorlar. Bilim insanları için sanayi ile ortak çalışma yapmak hala çok zor. Her şeyi bilemezsiniz. Sizi tamamlamaları için bazı kaynak ve yeteneklere ihtiyacınız olacaktır. Akademiler bugünkü yapılarıyla bunu yapmaya çalışıyorlar ancak verimli değiller. Kaynaklar dağıtılabilir ve ihtiyaç duyulan yerde yoğunlaştırılmış bir şekilde kullanabilirler. Bu ortamın sadece akademik laboratuvar olması gerekmiyor.

Maker Hareketi gibi mi?

Kesinlikle. Aynı felsefeyi paylaşıyoruz.

Projesi olanlara nasıl yardım ediyorsunuz?

Bizimle bağlantıya geçmek için bir sürü yol var. La Paillasse laboratuvarları ilgi alanları aynı olan küçük gruplardan oluşuyor. Mesela Yapay Zeka Laboratuvarı, bilişsel tasarım için CogLab , BioLab, TekstilLab vb. Terkedilmiş şehirleri tekrar kullanılır hale getirmek için çalışan bir de Hayalet Şehir Laboratuvarımız var. 10-50 kişiden oluşan on beş farklı laboratuvarımız var. Kişilerin ortak projeler, atölyeler, konferanslar düzenlemelerini sağlamaya çalışıyoruz. Misyonlarımızdan biri serbestçe deney yapma yaklaşımını teşvik etmektir. Ayıca bir kuluçka şirketi kurduk. Tam zamanlı bir proje yapmak istiyorsanız, az bir miktar ödeyerek yapabilirsiniz. Diğer alternatiflerle karşılaştırdığınız zaman çok uygun bir ücret alıyoruz. Bu kişilerden proje yönetme yetkinliği talep ediyoruz.

Hükümetiniz girişim şirketlerini destekliyor mu? ABD ile karşılaştırsak mesela.

Kesinlikle. Paris kuluçka şirketi dolu, özellikle dijital teknolojiler üzerine çalışıyorlar.

Biz hem profesyonellerin hem de amatörlerin aynı mekânda proje yapabildikleri bir ortam sunuyoruz. Sadece sayısal teknolojileri değil biyoloji, okyanus keşfinden uzay keşfine kadar farklı alanları destekliyoruz. Her şeye açığız.

Araştırma yaparken ABD’ye gittim. MIT, Stanford ve Princeton’a gittim. Çok yetenekli, harika insanlar vardı çünkü imkânlar çok iyi. Gittiğinizde her şeyi yapabileceğinizi düşünüyorsunuz, kaynaklar, makineler ulaşılabilir. Orada sadece projenize ve nasıl yapacağınıza odaklanabilirsiniz. İmkân sunmak çok iyi bir zihniyettir, dönüştürücüdür. Kısıtlamalar olmadan çalışmak harika.

Üniversite, Lisans ve Doktora ’ya inanıyor musunuz? Örneğin PayPal kurucu ortağı Peter Thiel “daha hızlı iş geliştirmek için üniversiteye gitmemek gerekir” diyerek bir kampanya başlatıyor. 24 öğrenciye üniversiteyi iki yıl bırakmaları koşuluyla 100.000 Amerikan Doları vereceğini söylüyor. Bu konudaki yorumunuz nedir?

Öğrenme ve deneyimlemek için üniversitenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Öte yandan benim de hem iyi hem kötü tecrübelerim oldu. Öğrenciler için neyin iyi olduğunu anlamakta başarılı olduklarını düşünmüyorum. Daha çok kitle üretimi yapıyorlar. Diğerlerinden farklı olduğu zaman ancak insanın şansı artar. Özel üniversiteye de devlet okuluna da gittim. Özel üniversitede imkânlarından dolayı daha iyi bir tecrübem olduğunu söyleyebilirim. İtibarlı bir devlet okulu olmasına rağmen yeteri kadar tatmin olamadım.

İleride öğrencilerin okullardan bağımsız olarak direkt profesörlerini seçeceklerine dair bir teori var. Eğitim sisteminin gelecekte değişeceğine inanıyor musunuz?

Kesinlikle. Umarım gerçekleşir. Ben okulda çok kötüydüm. Sürekli müfredatla ilgisiz sorular sorardım ve öğretmenlerde ilgilenmediklerinden ya da bilmediklerinden çok rahatsız olurlardı. Gelecekte geleneksel yolu daha verimli bir şekle dönüştürebiliriz.

Bana ‘Yaşayan Renkler’ den bahseder misiniz?

Proje iki yıl önce başladı. Yaşayan organizmalardan ürünlerin olması fikri çok hoşuma gitti. Mürekkep pahalı olmasının yanında ayrıca çevreye de zararlı. Mürekkebi yaşayan bir organizmayla yapma fikri bana mümkün geldi. Evde nasıl mürekkep yetiştirilebileceğini göstermek istedim.

Evde mürekkep yetiştirmek çok garip geliyor kulağa.

Mikropları inceledim ve çivit mavisi renk veren bir bakteri buldum. Bunu mürekkebe çevirebildik. Evimde bu mürekkeple kullanılan kalemlerim var. Henüz piyasaya çıkmadı. Yine de çocuklara evlerinde nasıl mürekkep yetiştireceklerini öğreten atölyeler yapıyoruz. Petro kimyaya alternatif olabilir. Bugün beş rengimiz var. Yazıcı ve tekstil üzerinde denemeler yapıyoruz. Kumaşları susuz boyamaya çalışıyoruz. Çevrecilik yönünden bakarsanız tekstil endüstrisi çok fazla su kullanıyor.

Renkler benzersiz mi yoksa aynı rengi üretebiliyor musunuz? Ömrü sıradan mürekkeple aynı mı?

Aynı olmaları mümkün değil tabii ama benzerler. Ömrü şu anda kısa ama biraz da bakteriye bağlı. Bazısı daha uzun ömürlüdür. Mesela iki sene önce yaptığımız denemelerimiz var ve hala duruyorlar.

Yüzlerce yıl kalmaları gerekmiyor mu?

Gerek yok aslında. Mürekkepleri çoğunlukla geçici amaç için kullanıyoruz. Uzun süre kalması gereken bir şeyi özel bir mürekkeple yazabilirsiniz. Mesela gazeteleri ve onlar için kullanılan mürekkebi düşünün.

Bana ‘Do it yourself biometric devices – Kendi başına yap biometrik cihazlar” dan bahseder misiniz?

Kendi ölçümlerimi ve vücudumun durumuyla ilgili bilgilere sahip olmak isterim. Bunun için giyilebilir teknoloji kullanıyorum. Geri bildirimleri topluyorum. Kendimle ilgili daha fazla bilgiye sahip olmak istiyorum. Bu aletler hasta olduğunuzda sizi uyarmıyor, daha çok proaktif bir yaklaşım bu. Herkesin vücudu farklıdır. İleride daha fazla cihaz göreceğiz, örneğin gerçek zamanlı kan testi yapmak mümkün olacak. Böylece insanlar hastalıkları hakkında önceden bilgi sahibi olacak ve önlem alabilecekler.

Çok teşekkürler.

Benim için zevkti.